Rudyard Kipling’in IF (EĞER) şiiri ile 1995 Şubat yada Mart’ında tanıştım . O yıl terfi alıp başka bir şubeye atanana kadar hep çekmecemde sakladım.

 

2000 yılından beride ise masamı ayıran paravanda asılı tutuyorum. Şiirin geneli yaşama bakış tarzımla paraleldi. Birde sabırsız yanım olmasa yaşam felsefem Rudyard Kipling tarafından kaleme alınmış diyebilirdim. Belki de bu nedenle

Eğer beklemesini bilir ve beklemekten yorulmazsan,

Ve kendinde “dayan “ diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen

Satırlarını daha çok anımsamak zorunda kalıyorum.

1997 başında Kazım Eryüksel (kim olduğunu birden çıkaramayanlara : Mahallenin Muhtarları Dizisi’nin Sarhoşu)’in verdiği tiyatro derslerinden 3-4 tanesine katılmıştım. Kazım Bey bir derste cebinden bir kağıt çıkarttı. Eğer şiiri. Çok eski tarihli bir çeviriydi. Yıllardır dua gibi cebinde taşıdığını ve ne zaman sıkılsa çıkarıp okuduğunu söyledi.

Bir ay kadar önce adaşım olan bir doktor arkadaşım, Helen Fielding’in yazdığı “Bridget Jones’un Günlüğü” kitabını okunmamı önerdi. Kitapçılarda daha önce görmüştüm ama almamıştım. Gül, 30’lu yaşlardaki bekar bir kadının iş- aile ve özel hayatına yönelik gerçeklerin çok güzel anlatıldığını belirtti. Gül, doktor olduğundan insanları anlamanın ve onlara empatik yaklaşmanın çok önemli olduğunu hatta onları açmak için değişik anahtarlar kullandığını söyler. Birden “psikiyatrist mi ?” diye düşünmüş olabilirsiniz. Psikiyatrist değil. “Sorunu doğru teşhis etmek ve ardından doğru tedavi uygulamak için tüm bunlar gerekli” diyor. Aynı bizler gibi. İş yaşamında ister doktor, ister tiyatrocu, ister yönetici, ister mühendis, ister danışman ne olursak olalım işin içinde insan varsa önce onu anlamalıyız ki doğru çözümler geliştirelim. Aslında içinde insan olmayan bir iş var mı? Düşündüm de bulamadım. Doktor isek hastalarımız ve diğer sağlık görevlileri ile, tiyatrocu isek oyuncular ve seyirciler ile, bilgi işlem sektöründe çalışıyorsak kullanıcılarla ve proje üyeleri ile, öğretmen isek öğrencilerimiz, veliler ve diğer öğretmenler ile, müzede/sarayda araştırmacı isek diğer araştırmacı ve yöneticilerle, bankacı isek müşteri ve çalışma arkadaşlarımızla, balıkçı isek teknedeki diğer tayfa ve kaptanla hep ilişki halindeyiz. Kısaca insansız olmuyor.

Kitabı aldım. Burada başkalarını tanımak yanında kendimden de birşeyler bulmayı ümit ettim sanırım. Nede olsa 34 yaşındayım. I. Cilti bir günde bitirdim. II. Cilt I. Cilte göre biraz ağırdı. Orada “Eğer” şiiri ile tekrar karşılaştım. Kahramanımız Bridge Jones’da başı sıkıştığında benim gibi onu tekrarlıyordu. Yalnız ben hep iş hayatım için kullanmıştım , o ise daha çok özel hayatında bu şiirden yararlanıyordu. En doğrusu yaşamın her alanınıda bu şiiri hiç unutmamak mı?

Büyük bir çoğunluğunuzun bu şiiri en az bir kez okuduğunu düşünüyorum. Ancak kaçınız Kazım Bey gibi sakladınız ? 1995 yılında şiiri okuyunca çok beğenen ve bana tanıtan kardeşim Güven bile şimdi herhangi bir satırını anımsıyor mu acaba? Kaçınız Bridget Jones gibi başı sıkıştığında o anki ruh haline en uygun dizeleri içinden yada yüksek sesle tekrarladı?

Şiiri bir kez daha okuyun. Kendiniz için. Yaşamda şimdiye kadar yaptığımız hataların oradaki if (eğer) koşuluna girdiğini ancak than (..dan,..den) den sonra farklı bir yol izlediğimiz için yapıldığının farkına varmak ne kadar üzücü olsada yaşam devam ediyor ve yaşamın geri kalanında mutlu olmak için bu şiir üzerinde biraz düşünmeye değer sanırım.

 

EĞER

Bütün etrafındakiler panik içine düştüğü

Ve bunun sebebini senden bildikleri zaman,

Eğer başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen,

Eğer sana kimse güvenmezken, sen kendine güvenir

Ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen,

Eğer beklemesinin bilir ve beklemekten de yorulmazsan,

Veya hakkında yalan söylenirse sen yalanla iş görmezsen,

Ya da senden nefret edilirde kendini nefrete kaptırmazsan,

Bütün bunlarla beraber ne çok iyi, ne de çok akıllı görünmezsen,

Eğer hayal edebilir de hayallerinin esiri olmazsan,

Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,

Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır

Ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen,

Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından,

Ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen;

Ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür

Ve eğrilmiş yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;

Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir

Ve bir yazı tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen,

Ve kaybedip yeniden başlayabilir

Ve kaybın hakkında bir kelimecik olsun bir şey söylemezsen ;

Eğer kalp, sinir ve kaslarını eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen,

Ve kendinde “dayan “ diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman

Dayanabilirsen

Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,

Ya da krallarla gezip karekterini kaybetmezsen,

Eğer ne düşmanların, nede sevgili dostların seni incitemezse,

Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen,

Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,

Altmış saniyede koşarak doldurabilirsen,

Yeryüzü ve üstündekiler senindir.

Ve dahası , sen bir İNSAN olursun oğlu..

Rudyard Kipling 

 

Gül Sevinç

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

(Yazar hakkında: 29.10.1966 İstanbul doğumlu, İst. Ünv. İşletme Fakültesi'ni (1987)bitirdi. Marmara Unv.'de İşletmecilik İhtisası ve İst. Ünv. İşletme Fak.'de Finans dalında yüksek lisans yaptı. Impexbank'ta şubeci olarak bankacılığa başladı. Egebank'ta Kredi Pazarlama Yönetmeni olarak çalışırken sanayi sektörüne geçti. Ardından'da EGS Sistem -Ürün Yöneticisi olarak IT sektörü ile tanıştı. İktisat Bankası Bilgi İşlem Biriminde Ürün Danışmanı olarak görev yapıyor.)

 

occonsbanner12